15 Şubat 2014 Cumartesi

Noel Baba'dan Mektuplar - J.R.R. Tolkien

Yılbaşını Noel Baba'dan Mektuplar'ı okuyarak geçirmiştim, eğlenceliydi. Amacım kısa bir yorum yazmaktı aslında, baktım uzadıkça uzuyor, en iyisi incelemeye çevireyim de Kayıp Rıhtım takipçilerimiz de yararlansın dedim. Rıhtım üzerinden okumak için buyrun.

Noel Baba ve onun sakar yardımcısı konumundaki konuşan bir Kutup Ayısı'nın maceralarının anlatıldığı, daha çok çocuklara hitap eden ama her Tolkienseverin kati surette okuması gereken bir kitap "Noel Baba'dan Mektuplar".

Tolkien, 1920 yılından başlayarak, 1943 yılına kadar her yıl, Noel yaklaştığında çocuklarına mektup yazardı. İlk olarak, ilk çocuğu John'a hitap eden mektuplar, yıllar geçtikçe ve Tolkien'in yeni çocukları dünyaya geldikçe onlara da hitap etmeye başlamıştır. John'dan sonra sırasıyla: Michael, Christopher ve Priscilla.

Tolkien yazdığı mektuplara kendi adını yazmıyordu, üstleri karlı ve hayal ürünü bir Kuzey Kutbu Posta İdaresi'nin pullarını yapıştırıyor ve bu mektupların Kuzey Kutbu'ndan, Noel Baba'nın evinden geldiği izlenimini yaratıyordu. Bu şekilde tüm çocukları yetişkinlik yaşlarına dek Noel Baba'nın varlığına inanarak büyümüşlerdi. Fakat Tolkien'in asıl amacı çocuklarını Noel Baba'nın varlığına inandırmak değildi.

Tolkien'in bunu yapmaktaki amacı tüm çocuklarının hayal gücünü geliştirmekti. Nitekim başarılı da oldu. Böylesine büyük bir dehaya sahip bir babanın çocukları da olması gerektiği gibi, hayal gücünün önemini kavrayarak büyüdüler. Sadece bu bile Tolkien'in ne kadar ileri görüşlü olduğunun kanıtıdır. Çocuklarını, küçüklüklerinden itibaren düşünmeye sevk etmiş olması, gönderilen mektuplardaki olayları ve kişileri hayallerinde canlandırmalarını istemesinin en büyük nedeni ileriki yaşamlarında da, zaman zaman hayallerine ihtiyaç duyacaklarını biliyor olmasından ileri geliyor. Yani çocuklarını küçük yaşlardan itibaren hayata hazırlıyor bir nevi. Ne baba ama!

Mektuplarda anlatılanlara gelecek olursam eğer. Tamamen kurgusallar ve Tolkien'in hayal gücünden çıkmalar. Kuzey Kutbu'nda yaşayan Noel Baba ve sakar, komik bir Kutup Ayısı'nın geçtiği hikayelere yıllar ilerledikçe kar perileri, kızıl yercüceleri, gulyabaniler, kardan adamlar, in ayıları, Kutup Ayısı'nın yeğenleri Paksu ve Volkatukka ve hatta bir peri olan İlbereth de katılır. Kadro büyüdükçe büyür ve her yıl ortaya komik, neşeli, okuması keyifli hikayeler çıkar.

Bunların birçoğunu Noel Baba kendi ağzından yazmış olsa da, olaya zaman zaman Kutup Ayısı da dahil olur ve bu durumda Kutup Ayısı ne Noel Baba'nın atışmaları kaçınılmaz olur. Çocuklar için son derece güldürücü etkiye sahip atışmalar bunlar. Nadir olsa da, Noel Baba'nın işinin başından aşkın olduğu zamanlarda, İlbereth'in de mektup yazdığı oluyor. Bu zarif perinin el yazısı Noel Baba ve Kutup Ayısı'na oranla son derece ahenkli ve okunaklı.

Kutup Ayısı'nın yazısı oldukça kalın ve fazla anlaşılır değil, Noel Baba'nınsa titrek. Niye titrek olduğuysa son derece zekice bir noktaya bağlanmış: Kuzey Kutbu soğuktur, e haliyle Noel Baba'nın elleri de sürekli üşümektedir, bu yüzden mektuplarını yazarken istemsiz olarak titrek bir el yazısı kullanır.

Elbette ki tüm bu yazıları ne peri İlbereth, ne sakar Kutup Ayısı, ne de Noel Baba yazıyor. Tolkien, zekasını konuşturmuş oluyor burada da. Mektupları çocuklarına daha inanılır kılmak için farklı yazı stilleri kullanıyor. Ne kadar da kusursuz bir plan, öyle değil mi?

J.R.R. Tolkien'in yazdığı Noel Baba'dan Mektuplar'ın özgünlüğünden etkilenmemek mümkün değil, yaşınız kaç olursa olsun...

Ve bir diğer nokta. Sadece mektuplar mı geliyor Kuzey Kutbu'ndan? Elbette hayır! Her mektubun içerisinde en az bir de resim bulunuyor. Resimlerin büyük çoğunluğunu Noel Baba kendi elleriyle çiziyor, azınlık kısmı ise Kutup Ayısı patileriyle... Bu konu hakkında da birçok kez tartışıyorlar hatta. Noel Baba, Kutup Ayısı'nın resim yeteneğini zayıf bulsa da, Kutup Ayısı'nın bunu kabul etmeye hiç mi hiç niyeti yok. Neyse ki her seferinde olaylar tatlıya bağlanıyor.

Gün geçmiyor ki Kutup Ayısı bir sorun çıkarmasın ve Noel Baba'nın başına bela olmasın... Çam ağacını süslerken dala asılıp kalmasını mı desem, Neol Baba'nın kukuletasını indirmek için çatıya çıkmasını ve çatının çökmesi sonucu evin içine düşmesini mi desem, haftalarca ortalardan kaybolmasını mı desem, merdivenlerden inerken bütün hediye paketlerini -üstelik Noel'e çok az bir vakit kalmışken- düşürüp ortalığı berbat etmesini mi desem, -ve yine üstelik Noel'e çok az bir vakit kalmışken- küveti su doldurmasını, suda uyuya kalmasının ardından, suyun taşarak alt kata sızmasını ve hediyeleri mahvetmesini mi desem, bilemedim şimdi. Neyse, en iyisi biz de bunların hepsini Noel Baba gibi unutalım da bir sorun çıkmasın.

Üstelik Noel Baba'nın sorunları bunlarla da sınırlı değil. Belli aralıklarla gulyabani istilasına uğramaları sonucu maddi olarak büyük zarara uğrayan Noel Baba ve ekibi, her seferinde bu zorluğun da üstesinden gelmesini başarıyor. Gulyabanileri topraklarından -buzullarla kaplı her yer, ama klasikleşmiş bir tabir olarak toprak kelimesini kullandım- atarak eski, normal yaşantılarına geri dönüyorlar. Yani anlayacağınız her yılın stresi ayrı oluyor Kuzey Kutbu'nda.

İşte mektuplarda da tüm bu olaylar anlatılıyor Tolkien'in çocuklarına. Arada bir de havadan sudan bahsediliyor tabii ki.



Olaya biraz da Tolkien'in çocuklarının gözünden bakalım.

Her yıl dört gözle beklenen mektuplar ve hediyeler onlar için eşsiz bir olay olmalı. Hangi çocuk istemez ki böyle bir şeyi? Veya şöyle sorayım: Hangi çocuk istemez ki Tolkien gibi bir babaya sahip olmayı?

Yılın sonlarına doğru Noel'in yaklaşmasıyla birlikte çocuklar da Noel Baba'ya mektuplar kaleme alıyorlar. O yıl ne istiyorlarsa onu dile getiriyorlar ve Noel Baba rolü oynayan Tolkien de elinden geleni yapıyor çocukları için. Oyuncakları eksiksiz bir şekilde sahiplerine ulaştırıyor. Hem bu şekilde Tolkien'in çocuklarına yazma tutkusunu aşıladığına da şahit oluyoruz.

Gerçekten Noel Baba'dan Mektuplar'ı okuduktan sonra Tolkien'e olan sevginizin, saygınızın artması işten bile değil. Bir yandan edebiyat tarihine iz bırakan kitaplar yazarken, bir yandan da çocuklarını unutmaması, onlarla ilgilenmesi, olağanüstü bir çaba gerektiren takdire şayan bir durum.

Kitabın içeriğinde peri olarak bahsedilen varlıklar aslında elf, gulyabani olarak bahsedilenler ise goblin. Çeviri hatası demek doğru olur mu pek emin değilim açıkçası. Çünkü çocuklara göre hazırlanan bir kitap olduğu için, bu terimler uygun görülmüş olabilir. Ama büyükler için can sıkıcı bir durum oluşturduğu da bir gerçek.

Ve kitap hakkında çok ilginç bir noktaya daha değinmek istiyorum. Kitabın sonunda "Çevirmenin Notu" diye bir bölüm var ve bu bölümü okuduktan sonra, okuyup bitirmiş olduğunuz bu güzelim kitabın aslında "olması gerektiği gibi" basılmadığını fark ediyorsunuz. Neyden mi bahsediyorum? İşte bundan:

"Tolkien'in, Noel Baba'nın 23 Aralık 1932 ve 21 Aralık 1933 tarihli iki mektubunda 1453 tarihini vererek gulyabanileri İstanbul'un fethiyle birleştirmeye çalışmasını, düşüncesizce tekrarlanan dinsel bir ön yargı olduğu için Türkçe metine almadık. Buna karşılık Tolkien 24 Aralık 1935 tarihli Noel Baba mektubunda 1933 tarihini vererek gulyabanileri Almanya'da iktidarı ele geçen bir felaketle birleştirmekte haklı."

Üstte italik olarak yazılan paragraf, kitabın yayımlandığı günden itibaren birçok tartışmaya konu oldu. Benim şahsi düşüncem de yayınevinin çok gereksiz bir sansür uyguladığı yönünde. Olduğu gibi yayımlanmalıydı. Hem çocuk kitabı bastıklarını söyleyip hem de çocuklarla alakası olmayan bir sansür uygulamaları son derece yakışıksız bir durum.

Son olarak kitabın kapağından bahsetmek istiyorum. Tasarımı göz dolduran, ciltli, oldukça hoş bir kapak. Bu yüzden kapağın olumsuz yönde eleştirilebilecek hiçbir yanı yok. Okuyan Us Yayınevi bu durumun altından başarıyla kalkmış. Eminim birçok kişi de benimle hemfikirdir.

Çocuklara masal niteliğinde aslında bu kitap, lakin Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit gibi kült kitapların yazarının, Orta Dünya'dan bağımsız bir şekilde hayal gücünü konuşturduğu bu kitabı da okumak istemez misiniz?

Tolkien'i okuyunuz.

Ve Tolkien'i seviniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder