20 Mart 2014 Perşembe

Peruk Gibi Hüzünlü - Yalçın Tosun


Yalçın Tosun'un daha önce "Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler" adlı ilk kitabını okumuştum, bu da ikincisi. Peruk Gibi Hüzünlü tıpkı ilki gibi kısa öykülerden oluşuyor. Dört bölüm mevcut kitapta ve her bölümde 4'er öykü bulunuyor. Öyküler birkaç konuda ortak paydaya sahip: dostluk, arkadaşlık, sevgi, tutku, bağlılık ve keder...

Son derece yüzeysel bir şekilde öykülere değindim. Ama yine de buradan sonrasını okuyup okumamak keyfinize kalmış.

Muzaffer ve Muz: İki yakın arkadaş. Hikayeyi anlatan kişi ve Ali. Öykünün sonunda dostluklarının değerini, birbirleri için ne ifade ettiğini öğreniyoruz.

Altın Günü: Günümüzde klasikleşen, kadınların başrolde olduğu bir altın gününe tanık oluyoruz bu öyküde.Yazarın erkek olması kadın karakterler hakkında yazamadığı anlamına gelmiyor elbette.

Masumiyet: Alp adındaki çocuk doğum gününe arkadaşlarını çağırır. Davetli olmayan, öykünün anlatıcısı konumundaki çocuk da gidiyor partiye. Sonrasın da yaşananlar da ilginç tabii.

Beyaz Sabun: Babaannesi ölen bir çocuk. Önce şaşkın. Sonra bilinçli. Ve en sonda da umursamaz. Ufak bir değişim geçirmesine şahit oluyoruz. Bu değişimde babasının etkisi yadsınamaz. Etkileyiciydi.

Hantal Köpek: Kendinden yaşça büyük kadınlardan hoşlanan bir üniversite öğrencisi ve onun hantal bir köpeği sevdiği kadından kıskanışının öyküsü.

Üç Kadınlı Şehir: Üç kadının dramatik hikayesi: Zehra, Zöhre ve Zeren. Anladığım kadarıyla ikisi lezbiyen.

Tuhaf Adam: Kitapta sevdiğim öykülerden biri oldu Tuhaf Adam. Gramofon tamirciliği yapan sessiz sakin bir adamın arkadaş edinmesiyle gelişen olaylar onu evine yemeğe davet etmesiyle devam eder.

Yakup'un Bulduğu: Ödevi senaryo yazmak olan Yakup'un geçmişe dönüp anılarını taraması ve sıcak bir yaz gününde takılı kalması.

Onat'ın Odası: 2 yakın arkadaşın hayatları üniversite yolunda ayrılır. Biri İstanbul'a diğeri Ankara'ya gider. İstanbul'da olan Ankara'daki arkadaşını ziyaret etmek ister. Sorgulatan, düşündüren bir öyküydü. Kitabın en sevdiğim 2.öyküsü oldu.

Üç Adamlı Zaman: Anladığım kadarıyla öyküdeki üç adam da gay. Mahir, Erdinç ve Erdinç'in babası. Erdinç ve Mahir sevgililer. Böyle ilginç ama olağan şeyler okuyoruz işte. Sıradan bir sevgili hayatı. Ama sonu şaşırttı.

Bazı Köfteler: Birkaç farklı duyguyu beraber hissettiğim bir öykü oldu bu. Bazı diyaloglara gülümsesem de, sonu beni üzdü. Köfteyi çok seven bir çocuğun hikayesi.

Bir Bavul İçin Noktrün (Hiç Çekilmeyecek Bir Film): Anlatın bakımından en beğendiğim öykü bu oldu. Leylak kokan bir kadın ve biri uzun boylu diğeri kirli sakallı iki adam. Güzeldi.

"Hüzün saklanmayan şeylerden değildir."

"Her şeyi sevemez ki insan, yaralanarak hiç sevemez."

"Acı anlamsız olur mu?"

Ferda'nın Unuttuğu: Sıra dışı bir öyküydü bu, baştan sona kadar hem de. Çünkü noktalama işaretleri yer almıyordu. Bu şekilde okumanın ne kadar zor olduğunu anlamış oldum. Finali de sıra dışıydı gerçi bu öykünün. Düşündürdü.

Bir Gök Bakımlık: Bu öykünün en çok ismini sevdim, çok orjinal geldi bana. Baştan aşağı tüm kıyafetleri ve takıları sarı renkli olan bir kadın ve o kadının hal ve hareketlerine şahit olan sevgililer.

Muhayyel'in Aradığı: Ne aradığını bilmeyen Muhayyel evin altını üstüne getirir. Bu sırada annesi de uyanmaya niyetli değildir...

Madam Marini'nin Tamamlanmış Bir Resmi: Kitapta yer alan en uzun öykü buydu ve haliyle en etkileyici olanlarından biri de. 2 ana karakter üzerine kurulmuş öykü: Madam Marini adında yaşlıca bir kadın ve Mahir adlı bir travesti. Aynı apartmanda oturan bu iki yakın dostun birbirleriyle olan sevgi dolu ilişkilerine şahit oluyoruz. Hayatlarını idame ettirebilmek için katlandıkları zorlukları, Yalçın Tosun'un usta kalemiyle öğreniyoruz. Bu öykü de üzücü bir finale sahip.

"Hayallere dalmak ya da geçmişi anmak yalnızlığını gidermese de geçici bir huzur veriyordu ona, ama hepsi bu."

Genel Yorum: Yalçın Tosun okuyan biri muhtemelen şunu fark etmiş olacaktır: Öykülerin belli bir başı ve sonu yoktur. Öyküde yer alan karakter(ler)in hayatına bir anda girer ve bir anda çıkarız. Bir son yoktur öyküde. Açık uçludur. Gerisi kendi hayal gücümüze kalmıştır. Ve bazıları da öyle bir yerde biter ki, okuru afallatır. Bir süre düşünmek gerekir kavrayabilmek için İşte bu Yalçın Tosun tarzıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder